Adi Ortaklık Adına Ticari Kazanç Hükümleri Doğrultusunda Gelir Vergisi Mükellefiyeti Tesis Edilemeyeceği Hakkında
Adi ortaklıklar Borçlar Kanununun 520-541 inci maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan Kanunun 520 nci maddesinde adi ortaklık, iki veya daha fazla kişinin, bir sözleşmeye dayanarak, ortak bir amaca ulaşmak için emek ve mallarını birleştirmesi olarak tanımlanmıştır.
Adi ortaklıkların tüzel kişiliği olmadığı gibi gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olmaları da söz konusu değildir.
Adi ortaklık olarak faaliyette bulunulması halinde, ortaklığa stopaj ve katma değer vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmektedir.
Adi ortaklıkların ortaya çıkan kâr veya zararı, adi ortaklığı oluşturan ortaklar tarafından hisseleri oranında kendi kazançlarına dahil edilerek vergilenmektedir.
Buna göre, adi ortaklıklarda her bir ortak, ortaklık faaliyetinden kendi payına düşen kâr veya zararı, geçici vergi beyannameleri ile yıllık kurumlar vergisi beyannamesine dahil etmek zorundadırlar.
Adi ortaklığın faaliyeti süresince ortaklık bünyesinde oluşan maliyetler ile gelir elde edilen hasılatın karşılaştırılması sonucu kâr veya zarar oluşmaktadır. Dolayısıyla, adi ortaklığın gelir ve giderlerinin ortaklık adına belgelendirilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede, adi ortaklık tarafından elde edilen gelirler ile giderlerin duruma göre maliyet veya gider olarak dikkate alınmak suretiyle adi ortaklıkta oluşan kazancın belirlenmesi ve oluşan kâr veya zararın ortaklık hisseleri oranında kurum kazancına dahil edilmesi gerekmektedir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmayan adi ortaklığın bünyesinde yapılan inşaat taahhüt işinden elde edilen karın ortaklıktaki hisseler oranında paylaşılarak söz konusu şirket tarafından kurum kazancına dahil edilmek suretiyle vergilendirilmesi gerekmektedir.
Türk vergi sisteminde ortakların paylarına düşen kazançlar ayrı ayrı ticari kazanç sayıldığından her ortak dönem sonunda ortaklık faaliyetinden payına düşen kar/zararı kendi hesabına dahil ederek beyan etmek zorundadır. Bu nedenle, adi ortaklık adına gelir vergisi mükellefiyeti tesis edilmesi yasal olarak mümkün değildir.
Yukarıda açıklandığı üzere kuruluşu Borçlar Kanunu'nda düzenlenen ve tescil şartına bağlı olmayan adi ortaklığın tüzel kişiliği de bulunmadığından ortaklığın gelir vergisi açısından ortaklardan bağımsız olarak vergilendirilmesi mümkün değildir.
Danıştay 4.Dairesi 17.04.2012. tarih ve 2009/ 9376 Esas- 2012/1436 Karar sayılı ilamında bu hususa vurgu yaparak adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından adi ortaklığın gelir vergisi açısından ortaklardan bağımsız olarak vergilendirilmesi mümkün olmadığına hükmetmiştir.
Yukarıda belirtildiği üzere Adi ortaklık olarak faaliyette bulunulması halinde, ortaklığa stopaj ve katma değer vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmektedir. Ancak adi ortaklık adına gelir vergisi mükellefiyeti tesis edilmesi yasal olarak mümkün değildir.
Adi ortaklık adına ticari kazanç hükümleri doğrultusunda gelir vergisi mükellefiyeti tesis edilip edilmediği hususu belirlenerek adi ortaklık adına gelir vergisi yönünden mükellefiyet tesis edilmiş olması halinde bunun iptali yönünde dava açılabilir.
vergi davasına bakan vergi avukatı olarak vergi avukatı kanalı ile açacağınız vergi davasında yukarıda belirttiğimiz hususların gözönünde bulundurulması gerekmektedir.
Diğer Makaleler
- Sermaye Şirketi Ortak ve Kanuni Temsilcilerinin Vergi Borçlarına Karşı Sorumluluğu
- 6111 sayılı Kanunun
- Defter ve Belgelerin mücbir bir sebep olmaksızın incelemeye ibraz etmemenin hukuki sonuçları nelerdir
- Başmüdürlüklerin/Bölge Müdürlüklerinin, itiraza konu vergi ve ceza miktarlarında artırım yapma yetkisinin olmadığı hakkında. İstanbul vergi avukatı
- ÖDEME EMRİNE İTİRAZ NEDİR-ÖDEME EMRİNE İTİRAZ NEDENLERİ NELERDİR-ÖDEME EMRİNE İTİRAZDA NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR
- TAHSİLAT GENEL TEBLİĞİ
- KATMA DEĞER VERGİSİNDE VERGİYİ DOĞURAN OLAY
- GEÇİCİ İTHALAT REJİMİNE TABİ TUTULAN İTHAL EŞYA İÇİN NAKDİ TEMİNAT VERİLEN HALLERDE İŞLEMİN GERÇEKLEŞMEMESİ HALİNDE GECİKME FAİZİ UYGULANAMAYACAĞI HAKKINDA.
- GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ
- NASIL İHBAR İKRAMİYESİ ALINIR?
- 213 SAYILI VERGİ USUL KANUNU’NUN 10. MADDESİ UYARINCA KANUNİ TEMSİLCİNİN SORUMLULUĞUNUN KAPSAMI
- İnceleme Sonuçlanıp Mükellefe Tarhiyat Yapıldıktan Mükelleften Teminat İstenemeyeceği Hakkında
- VERGİ HUKUKUNDA TANIK BEYANININ DELİL NİTELİĞİ
- KATMA DEĞER VERGİSİ GENEL UYGULAMA TEBLİĞİ
- sahte belge düzenleme veya sahte belge kullanma nedir(1)
geri