DAR MÜKELLEFİYET NEDİR- DAR MÜKELLEFİYETTE VERGİLENDİRME NASIL YAPILIR
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 6. maddesine göre, Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişilerin sadece Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilecekleri hükme bağlanmıştır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; Kanunun 1 inci maddesinde sayılan kurumlardan, kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye'de bulunmayanların, dar mükellefiyet esasına göre sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançlar üzerinden vergilendirileceği hükmü yer almakta olup üçüncü fıkrasında ise dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar sayılmıştır.
Aynı maddenin dördüncü fıkrasında da bu maddede belirtilen kazanç veya iratlar ile gelir unsurlarının Türkiye'de elde edilmesi ve Türkiye'de daimi temsilci bulundurulması konularında 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı hükmüne yer verilmiştir.
Gelir Vergisi Kanunun 4. Maddesinden çıkan anlama göre de; ikametgahı Türkiye’de bulunmayan veyahut da bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturmayanlar dar mükellef olarak vergilendirilir.
Kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere dar mükellef gerçek ve tüzel kişiler, sadece Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilir, yabancı ülkelerde elde ettikleri kazanç ve iratlarını Türkiye’de beyan etmezler.
Gelir Vergisi Kanununun 7. maddesinde dar mükellefiyete tabi kimselerin Türkiye’de elde ettiği kazanç ve iradların vergi türlerine göre hangi şartlarda vergilendirileceği açıklanmıştır. Buna göre; göre;
1-Ticari kazançlarda; kazanç sahibinin Türkiye’de işyerinin olması veya daimi temsilci bulundurması ve kazancın bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla sağlanması gerekmektedir.
Kanunun deyimiyle bu şartları haiz olsalar dahi iş merkezi Türkiye’de bulunmayanlardan, ihraç edilmek üzere Türkiye’de satın aldıkları veya imal ettikleri malları Türkiye’de satmaksızın yabancı memleketlere gönderenlerin bu işlerden doğan kazançları Türkiye’de elde edilmiş sayılmaz.
Türkiye’de satmaktan maksat, alıcı veya satıcının veya her ikisinin Türkiye’de olması veya satış akdinin Türkiye’de yapılmış olmasıdır. İş merkezinden maksat ise, iş bakımından muamelelerin bilfiil toplandığı ve idare edildiği merkezdir.
2-Zirai Kazançlarda; zirai faaliyetlerin Türkiye’de icra edilmesi yeterlidir
3-Ücretlerde; hizmetin Türkiye’de ifa edilmiş veya edilmekte olması veya Türkiye’de değerlendirilmesi, Türkiye’de kain müesseselerin idare meclisi başkan ve üyelerine, denetçilerine tasfiye memurlarına ait huzur hakkı, aidat, ikramiye ve benzerlerinin Türkiye’de değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yabancı kurumların Türkiye’de ücret geliri elde etmesi, istihdam ettiği bir personeli Türkiye’de yapılacak bir iş için tahsis etmesi, bu şahsın yabancı kuruma bağlı olarak Türkiye’de hizmet vermesi veya ödemenin Türkiye’de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa Türkiye’de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya kârından ayrılması suretiyle olmaktadır.
4-Serbest Meslek Kazançları; serbest meslek faaliyetlerinin Türkiye’de icra edilmesi veya Türkiye’de değerlendirilmesi gerekmektedir.Serbest meslek faaliyetinde ana unsur, faaliyetin sermayeden çok, kişisel çalışmaya, ilmi ya da mesleki bilgi ve ihtisasa dayanmasıdır.
Dar mükellefiyete tabi kimseler bakımından serbest meslek faaliyetlerinin Türkiye'de icra edilmesi veya Türkiye'de değerlendirilmesi halinde serbest meslek kazancı Türkiye'de elde edilmiş sayılacaktır
5-Gayrimenkul Sermaye İratları Gayrimenkulün Türkiye’de bulunması ve bu mahiyetteki mal ve hakların Türkiye’de kullanılması veya Türkiye’de değerlendirilmesi Gayrimenkul Sermaye İradı olarak vergilendirilir.
210 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde, "Gelir Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin (2) numaralı bendinde belirtilenler hariç olmak üzere, çalışma veya oturma izni alarak altı aydan daha fazla bir süredir yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının Türkiye'de elde ettikleri kazanç ve iratları bakımından dar mükellefiyet esasında vergilendirilmeleri gerekmektedir.
Bu vatandaşlarımızdan kesin dönüş yaparak Türkiye'ye yerleşenler ile bir takvim yılı içinde altı aydan daha fazla süreyle Türkiye'de oturanlar ise tam mükellefiyet esasında vergilendirileceklerdir." açıklamasına yer verilmiştir.
6-Menkul sermaye iratları; Sermayenin Türkiye’de yatırılmış olması gerekmektedir.
Dar mükellef kurumların Türkiye’de menkul sermaye iradı elde etmelerinin tek koşulu sermayenin Türkiye’ye yatırılmış olmasıdır. Sermayenin Türkiye’ye yatırılmış olması demek, Türkiye’ye sermaye olarak getirilmesi, Türkiye’de borç olarak verilmesi veya benzeri şekillerde Türkiye’de nemalandırılmasıdır.
Yatırılmış bulunan bu sermaye karlarından elde edilen kâr pay, faiz, kira ve benzeri iratlar, dar mükellef kurumun Türkiye’de elde ettiği menkul sermaye iradı olacaktır.
Menkul sermaye iradının Türkiye’de yapılmakta olan ticari faaliyet kapsamımda elde edilmesi halinde, kurum kazanının tespitinde tam mükellef kurumlar için geçerli olan hükümler uygulanacaktır.
Türkiye’de işyerleri veya daimi temsilci bulunduran ve bu yerlerde veya bu temsilciler aracılığı ile yapılan işlemlerden elde edilen menkul sermaye iratları ticari kazanç hükümlerine göre ve Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesine ilişkin olarak yayımlanan 257 ve 258 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğlerinde yer alan açıklamalar uyarınca vergilendirilecektir.
7-Diğer kazanç ve iratlar; Bu kazanç veya iratları doğuran işin veya muamelenin Türkiye’de ifa edilmesi veya Türkiye’de değerlendirilmesi gerekmektedir.
Türkiye’de elde edilen diğer kazanç ve iratlar diğer kazanç ve iratların Türkiye’de elde edilmiş sayılması için; kazanç ve iradı doğuran kıymetin Türkiye’de bulunması, iş veya işlemlerin Türkiye’de yapılması veya Türkiye’de değerlendirilmesi gerekmektedir
Ayrıca belirtmek gerekirse; Gelir Vergisi Kanunu’nun 86.maddesi 2 numaralı bendi hükmüne göre, dar mükellef gerçek kişinin Türkiye’de vergiye tabi gelirinin sadece tevkif yoluyla vergilendirilmiş ücretler, serbest meslek kazançları, menkul ve gayrimenkul sermaye iratları ile kurumlardan elde edilen kar paylarından; ibaret bulunması halinde (diğer gelirleri nedeniyle beyanname verilmesi halinde de) bu gelir için yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmemesi gerekmektedir.
vergi davasına bakan vergi avukatı olarak vergi avukatı kanalı ile açacağınız vergi davasında yukarıda açıkladığımız hususların gözönünde bulundurulması gerekmektedir.
Diğer Makaleler
- TAKDİR KOMİSYONU KARARLARININ HUKUKİ NİTELİĞİ
- Zamanaşımı Süresinin Dolmasından Önce Yapılan Çok Cüz’i Miktardaki Ödemenin Zamanaşımı Süresinin Dolmasını Kesmeyeceği Hakkında
- GAİPLİK HALİNDE VERGİLENDİRME NASIL OLMALIDIR
- vergi avukatı
- VERGİ İNCELEMESİNE KİMLER YETKİLİDİR
- SAHTE FATURA DÜZENLEME VEYA KULLANMA SUÇU
- VERGİ USUL KANUNUNA GÖRE TEBLİGAT YÖNTEMLERİ NELERDİR? VERGİ USUL KANUNA GÖRE TEBLİGATTA ÖZELLİKLİ DURUMLAR NELERDİR?
- MALİ TATİL DÜZENLEMESİNİN YARGISAL SÜRELERE ETKİSİ
- Tüzel Kişiliği Sone Ermiş Şirketin(Fesih-Tasfiye vb. haller) Tüzel Kişiliğinin Sona Ermesinden Önceki Dönemlerle İlgili Olsa Dahi Münfesih Şirket Adına Tarih Ve Ceza Kesme İşlemleri Tesis Edilemeyeceği
- Altınşehir Adana Dergisi Röportajı - Sizin Hukuk Danışmanınız Var mı ?
- VERGİ SORUMLUSUNUN DAVA AÇMA EHLİYETİ HAKKINDA
- NASIL İHBAR İKRAMİYESİ ALINIR?
- FİKRİ VE SANAT ESERLERİ İLE TELİF HAKLARINDAN ELDE EDİLEN GELİRLERİN VERGİLENDİRİLMESİNDE KAZANÇ İSTİSNASI
- ARIZİ KAZANÇLARIN VERGİLENDİRİLMESİ
- GEÇİCİ İTHALAT REJİMİNE TABİ TUTULAN İTHAL EŞYA İÇİN NAKDİ TEMİNAT VERİLEN HALLERDE İŞLEMİN GERÇEKLEŞMEMESİ HALİNDE GECİKME FAİZİ UYGULANAMAYACAĞI HAKKINDA.
geri