Avukat Halil İbrahim Turan - Vergi Hukuku - Vergi Davası - Vergi Mahkemesi - Vergi Avukatı

Makaleler




PİŞMANLIKLA VERİLEN BEYANNAMEYE İHTİRAZİ KAYIT KONULAMAYACAĞI HAKKINDA

213 sayılı Vergi Usul Kanununun Pişmanlık ve Islah başlıklı 371. Maddesinde, "Beyana dayanan vergilerde kaçakçılık (338, 346 ve 347nci maddelerde yazılı şekilde yapılanlar dahil) ağır kusur ve kusur mahiyetindeki kanuna aykırı hareketlerini ilgili makamlara kendiliğinden dilekçe ile haber veren mükelleflere aşağıda yazılı kayıt ve şartlarla kaçakçılık, ağır kusur ve kusur cezaları kesilmez." hükmü yer almakta ve pişmanlık şartlarının neler olduğu da bentler halinde belirlenmiş bulunmaktadır.

Söz konusu maddenin 5 numaralı bendinde ise, mükellefçe haber verilen ve ödeme süresi geçmiş bulunan vergilerin, ödemenin geciktiği her ay ve kesri için, 6183 sayılı Kanunun 51. Maddesinde belirtilen nispette uygulanacak gecikme zammı oranında bir zamla birlikte haber verme tarihinden başlayarak 15 gün içinde ödenmesi gerektiği hükme bağlanmıştır.

Bu hükümlere göre, kanuni süresi geçtikten sonra pişmanlık talebi ile beyanname verilmesi ve pişmanlık şartlarına uyulması halinde, bu beyanname üzerine, tahakkuk eden vergi için vergi ziyaı cezası kesilmeyecek, ancak yukarıdaki belirtilen oranda pişmanlık zammı hesaplanacaktır. Ayrıca, söz konusu beyannamenin süresinde verilmemesinden dolayı da, aynı Kanunun 352-I-1. maddesi uyarınca sadece bir kat birinci derece usulsüzlük cezası kesilecektir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 371 'inci maddesinde, beyana dayanan vergilerde, kaçakçılık, ağır kusur ve kusur mahiyetindeki kanuna aykırı hareketlerini ilgili makamlara kendiliğinden dilekçe ile haber veren mükelleflere maddede yazılı kayıt ve şartlarla kaçakçılık, ağır kusur ve kusur cezaları kesilemeyeceği kurala bağlanmış, madde hükmüyle, vergi zıyaına bağlı suçları kendiliğinden vergi dairesine haber veren, başka bir anlatımla, işlediği suçtan pişmanlık duyan yükümlülere belli şartları yerine getirme kaydıyla belirtilen suçlara ait cezaların uygulanmasının önlenmesi amaçlanmıştır

213 sayılı Vergi Usul Kanununun  378.maddesinde  Vergi mahkemesinde dava açabilmek için verginin tarh edilmesi, cezanın kesilmesi, tadilat ve takdir komisyonları kararlarının tebliğ edilmiş olması; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin yapılmış ve ödemeyi yapan tarafından verginin kesilmiş olması gerektiği açıklanmıştır.

Söz konusu maddenin 2.fıkrasında ise mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamayacakları ve kanunun vergi hatalarına ait hükümlerinin mahfuz olduğu açıklanmıştır.

Vergi Kanunlarımızda, ihtirazi kaydın tanımı olmamasına rağmen, Vergi Daireleri İşlem Yönergesinin, “İhtirazî Kayıtla Verilen Beyannameler Üzerine Yapılacak İşlemler” başlığını taşıyan kısım, 39’uncu maddesinin3’üncü bendinde “Mükelleflerce kanuni gerekçe gösterilerek beyan edilen matrah veya matrah kısmı üzerinden tarh edilen vergiye dava hakkının saklı tutulması yolunda beyannameye yazılı nota ihtirazî kayıt adı verilir.” ifadesiyle ihtirazî kayıt tanımlanmaktadır.  

Vergi Usul Kanununda, vergilendirmenin beyana dayanılarak yapılması gereken durumlarda matrahın veya verginin tümüyle ya da kısmen ihtirazi kayıtla bildirilmesini öngören bir düzenleme yapılmamıştır.

Beyanname ile bildirilmesi gereken matrahın vergi kaybı yaratmaktan kaçınılarak, vergi kanunlarında belirtilen zamanda çekince ile beyan edilebilmesi, Danıştay içtihatlarıyla benimsenmiş ve 521 sayılı Danıştay Kanununu yürürlükten kaldıran, yürürlükteki 2575 sayılı Danıştay Kanunu ile aynı tarihte yürürlüğe giren 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27'nci maddesinin 3'üncü fıkrasında ilk kez ifadesini bulmuştur.

İhtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açılmasının tahsil işlemlerini durdurmayacağı, bunlar hakkında yürütmenin durdurulması istenebileceğinin yargılama usulünde kurala bağlanmasından dolayı, vergi beyannamelerinin çekince ile verilmesi konusundaki duraksama son bulmuştur.

Zamanında verilen vergi beyannamesine ihtirazi kayıt konulması; beyannamede hesaplanan verginin tümü ya da bir kısmının tahakkuk ettirilmemesi istenerek, ihtirazi kaydın konusunu oluşturan nedenin tarhı yapan idare tarafından kabul edilmemesi halinde, beyanname üzerinden tarh edilen verginin ihtirazi kayıt konulan kısmının dava konusu edilebilmesini olanaklı kılarak, noksan beyanda bulunulmasını ve verginin geç tahakkuk etmesini önlemektedir.

Bu nedenle ihtirazi kayıt beyanname verme süresinde verilen beyannamelere konulabilir.

Vergi Usul Kanununun 378'inci maddesinin ikinci fıkrasında mükelleflerin, beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamayacakları düzenlenmiştir. Beyan üzerinden alınan vergilere ait matrahın ihtirazi kayıtla beyanı, beyannamenin vergi kanunlarında öngörülen zamanlarda verilmesi koşuluna bağlıdır.

Beyanname verme süresi geçtikten sonra verilen beyannameye konulan ihtirazi kaydın, beyanname üzerinden yapılan tahakkuka etkisi yoktur.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 21.12.2011 tarih ve 2011/ 95 Esas- 2011 / 758 Karar sayılı ilamında da bu hususa vurgu yaparak; pişmanlıkla beyanda bulunup, öngörülen koşulları usulüne uygun olarak yerine getirerek, pişmanlık müessesinin sağlamış olduğu avantajlardan yararlanan mükelleflerin, beyannameye koymuş olduğu ihtirazi kaydın geçerli olmadığına hükmetmiştir.

Danıştay 3. Dairesi 17.04.2002 tarih ve 2000/ 2581 Esas- 2002 / 1653  Karar sayılı ilamında Pişmanlık hükümlerinden faydalanmanın herhangi bir kayıt veya şarta bağlanması yasa hükmünün amacına ters düştüğü, pişmanlıkla verilen beyanname içeriği vergilerin dava konusu edilmesi, pişmanlıktan vazgeçilmesi sonucunu doğuracağı ve pişmanlık hükümlerine göre verilen beyanname içeriği vergilere karşı dava açılması hukuken mümkün olmadığına hükmetmiştir.

Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü 25.07.2001 tarih ve 40427 sayılı Özelgesinde; Pişmanlıkla verilen beyannamelere karşı dava açma hakkını saklı tutmak üzere ihtirazi kayıt konulamayacağı, pişmanlık hükmünün, beyan üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergiler için geçerli olan, temelinde vergi ziyaı yatan ve vergi dairesinin ıttılaına (bilgilerine) girmemiş bir olayın kendiliğinden ilgili makamlara haber verilmesi olduğunu, buna göre; pişmanlık müessesesi mükellefin tamamen kendi isteği ile kullandığı bir hak olup, bu hakkın kullanılması sonucu kanuna aykırı hareketin yaptırımı olan cezai müeyyide uygulanmadığını, bu nedenle, mükelleflerin böyle bir haktan yararlanırken, bir yandan da dava açma haklarını saklı tutmalarına ilişkin olarak pişmanlıkla verilen beyannameye ihtirazi kayıt düşmeleri mümkün bulunmadığına belirtmiştir.

Yukarıda açıklanan yasal mevzuat, Danıştay uygulaması ve vergi Dairesi özelgesi dikkate alındığında pişmalıkla verilen beyannameye ihtirazi kayıt konulması mümkün bulunmamaktadır.

Vergi davasına bakan vergi avukatı olarak vergi avukatı aracılığı ile açacağınız vergi davasında yukarıda açıkladığımız hususların gözönünde bulundurulması gerekmektedir.

 



Diğer Makaleler



geri